Öne Çıkan Yayın

Türkiye'den Arjantin'e Uzanan Bir Gezi Değil, Bela Yolculuğu!

20’li yaşlarıma henüz başladığım zamanlarda bir çılgınlık sonucu kendimi Güney Amerika’da buldum.  Orada geçirdiğim vakti de daha sonra anla...

24 Aralık 2016 Cumartesi

Bir Rock Festivali Macerası Bu Part 1

Merhaba Sevgili Gezgin Arkadaşlarım,

Bu yazımda sizlerle bir rock festivaline giden kadının çantasında bulunması gereken materyallerden bahsetmek istiyorum.  Ama tabi ki konuyu dağıtıp başka şeylerden bahsedeceğim!


En son katılmış olduğum Zeytinli Rock Festivaline giderken önce nelere ihtiyacım olacağını yazıp onları kenara koydum. Gerekli dediğim şeyler anca koca bir valize sığardı. Haliyle eleme yaparak yoluma devam ettim ve 40 lt bir seyahat çantasıyla yetinmem gerektiğini anladım. Bir kadını tatile ya da yolculuğa çıkarken en çok bavul uğraştırır. Çünkü tam olarak neye ihtiyacı olduğunu kestirmesi zor oluyor. En azından benim için öyleydi. Festivale gitmeden birkaç gün önce arkadaşımla hatta şöyle bir diyaloğumuz olmuştu, aynen aktarıyorum:

L. : Ya Mert saç maşam çantama sığmadı ya!
M: Olm saç maşasını napıcan orda?!
L. : Ama saçlarımı yapmak için lazım. İhtiyacım var ona!
M: Yemin ederim gitmem bak seninle. Rock Festivaline gidiyorsun ya! Sen yıkana bilirsen şükret. Bir de maşa diyor. Kapat ya telefonu!
L. :  Ne dedim ki ben şimdi?
Gerçekten o an neden bu kadar kızdı bana anlamadım. Ama saç maşamı koymamın benim için daha sağlıklı olacağını düşünüp koymadım.  Ama bir ton t- shirt, şort, elbiseler, birkaç çift ayakkabı, makyaj malzemelerim, kişisel bakım ürünlerim ve daha bir çok ıvır zıvır koyup çantamın fermuarını kapattım. Çadırımı ve matımı da çantama sabitledim. Voliâ! Festivale hazırım.

Arkadaşımla festival için yola koyulduk. Buluştuğumuz gibi çantamda maşanın olup olmadığını sordu. Varsa benle gelmeyecekmiş. Rezil olurmuş. Sonra bir baktım o küçük bir sırt çantası almış yanına sadece. Bir de çadırı var. Zaten çantanın içi daha çok alkol dolu. ( Hoş onları da ben yokken diğerleri ile içti. Çünkü ben o sırada yana yakıla kuaför arıyodum. L ). Neyse  benim ufacık bir dikkatsizliğimden dolayı bir gün erken festival alanında olmak zorunda kaldık. Çünkü bir önce ki sene olduğu gibi açılış partisi gibi bir şey olacağından adım gibi emindim. Ama yokmuş. Mert bana çok kızdı.  Zaten yol boyunca hep uyudu.  Uyandığı zamanlarda da bana kızmaya devam etti. Festivalin yapıldığı şehre geldik. Otogardan direkt festival alanına minibüsler var. Yani bulamamak gibi durum yok.  
Festival alanına vardığımızda erken geldiğimiz için bizi içeri almadılar. Gidin sahile kurun çadırınızı dediler. Mert biraz daha kızdı bana. Sahile gidip çadırlarımızı kurduk. Neyse ki bizim gibi bir gün önceden gelen bir sahil dolusu insan vardı da, bana söylenmedi. Akşam olduğunda hava bir soğudu. Aman Allah'ım! Resmen donuyorum. Çünkü yanıma uzun kollu tek bir şey bile almadım. Uyuz Mert üşümüyordu. Yanına maşallah kışlık bir gömlek almış. Bildiğin kaban. Dedim benim bu gömleğe çökmem gerek. Ama saç maşası mevzusundan bana gıcık. Bir de beni takma kirpik takarken yakaladı. İyice delirdi. Tam yarım saat söyledi bana. Hayatta vermez artık o gömleği bana.
“ Don soğuktan! Allah'ım takma kirpik takıyor ya!  Vermeyeceğim gömleği ! “ dedi. Bende sinirlendim. “Ne yapayım ya çantamda yer kalmadı. Sanki bilerek almadım!” gibi saçma sapan bir cümle kurdum. Ama ilerleyen saatlerde kıyamadı bana. Verdi gömleği. Bütün festival akşam olduğunda ben giydim gömleği. O da üşümemek için gidip poga falan yaptı insanlarla. Bacağı yaralandı. Sonra gelip yine kızdı.  

İlk gece saat daha 11 olmadan ben uyuyacağım diyip çadırına girip uyudu. Ben de tek kaldım. Gidip bir iki insanla tanışayım dedim.  Şarkı falan söyleyen bir iki grup vardı. Baktım Akdeniz Akşamları çalacak gibiler. Ben de gittim çadırıma uyumaya. Bir on beş dakika sonra Mert’in çadırından “ Ahhhh!!” diye bir ses geldi. Dedim “ Aha pis herif. Beni erkenden uyutup çadıra kız attı!” Çadırdan kafamı bir çıkardım ki sarhoş bir çocuk Mert’in çadırına düşmüş. Gülmekten uyuyamadım. O da uyuyana kadar küfretti. Ardından gece 3,30’da telefonum çaldı.
Baktım Mert beni arıyor. Uyumamış hayvan, gidip insanlarla makara yapmış.  Sonra çok sıkılmış. Aklına da beni arayıp uyandırmak gelmiş. Dedim “ Mert çok uykum  var. Kalkmıycam. “ O da “ Ama çiğ köfte aldım bak” dedi. Uyuz hep açıklarımdan yararlanıyor. Kalkıp yanına gittim. Çiğ köfteyi yeyip, sahilde on beş dakika falan oturduk. Benim uykum geldi, yatıcam ben dedi. Çadıra gitti. Ben de mal gibi sabaha kadar ayakta kaldım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder