Öne Çıkan Yayın

Türkiye'den Arjantin'e Uzanan Bir Gezi Değil, Bela Yolculuğu!

20’li yaşlarıma henüz başladığım zamanlarda bir çılgınlık sonucu kendimi Güney Amerika’da buldum.  Orada geçirdiğim vakti de daha sonra anla...

2 Ocak 2017 Pazartesi

Bukalemun Sen Tam Bir Çılgınsın!

Antalya'da en çok neresi aşık olunası diye sorulsa buna cevabım; kesinlikle Kaş olurdu. Kaç gün kalırsam kalayım, hep çok az gelir. Bu yaz da yolum yine Kaş'a düştü. Ama efsane bir yol arkadaşıyla.

Sevgili Özge A. yolculuk yapmaktan en fazla keyif aldığım kişi. Çünkü her koşulda eğlenmesini biliyor. Hatta bazı yerlerde ben yan çizdiğim de, durumu öyle bir toparlıyor ki, yine aynı neşe için de yolumuza devam ediyoruz.

Eylül'de de Kaş bir harika. Kaş'ın girişin de arabadan inip merkeze doğru yürüdüğümüzde, sırt çantasını taşımak biraz zulüm oluyor ama. Buna artık söylenmenin bir anlamı olmadığını fark edeli baya oldu tabii...

Kaş'ta kamp kurmak isterseniz sizlere eski devlet hastanesinin arazisini öneririm. Camping alanları da var elbette. Ama çadırda kalmak için para vermek istemezseniz en uygun mekan burası. Merkeze zaten çok yakın. Otogara da öyle. Yürüyerek rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Burası sizi bilgilendirdiğim kısımdı.

Gelelim asıl meseleye... Kaş geçirdiğimiz ikinci günde dalış yapmak için Özge'nin bildiğiniz başının etini yedim. Çünkü burada da dalış yapmak efsane keyifli oluyor. Gündüz dalış yapmak için firmaların ofislerini dolaşıyoruz, en ucuz hangisi olur diye. Bir kaç yeri gezdikten sonra en son girdiğimiz ofiste dalış yapmaya karar verdik.

Ben ofiste ki kadınla dalış hakkında bilgi alırken bir an da gözüm Özgeye takıldı. Ofiste duran bukalemuna eğilmiş, dik dik bakıyor. Ama böyle bildiğin restleşiyor sanki hayvanla. Ben de bu kadar ilginç ne görmüş olabilir diye kadına bir saniye lütfen deyip Özgenin yanına gittim.

O sıra da bukalemuna şunları söylüyordu! :

" Bana baksana sen bi'!!!" " Hey kime diyorum?" " Gözlerin iki yanda diye kendini bizlerden farklı mı görüyorsun?"


Yemin ederim kulaklarım bunları duydu. Hayvan ona ne etti de bizim ki bu kadar delllendi o an anlamadım. Eğildim ben de onunla beraber bukalemuna bakmaya başladım. Neden Özgeyi sinirlendirdi diye düşünmeye başladım. Ama hayvanın zerre umurunda değildik aslında. Bize bakmıyordu bile.

Özgeye neden kavga ediyorsun olm hayvancağızla dediğim de ise şu cevabı aldım;

" Sinsi ya bu. Durmuş öyle bir dalın üstünde, bakıyor sağa sola. Neyin keyfi abi bu! Durmasın orada öyle!"

Bu da öyle bir anımdır... Zavallı bukalemun ve ben bu yaşananlara hiç bir zaman anlam veremedik. Ama Özge hala sevmiyor onu. Olsun biz onu seviyoruz.... :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder